Yedi Toprak Sofrası – Urla’da Anadolu’yu Adım Adım Keşfe Çıkıyoruz

Urla, genellikle Ege otlarının, Ege’ye özgü tariflerin ve çoğunlukla deniz ürünlerinin servis edildiği restoranlara ev sahipliği yapıyor. Bağcılığın ve gastronominin gelişmesi ile Ege’ye ait hammaddeler, işin ehli şeflerin yoğun ve istikrarlı çalışmaları ile konu Michelin Rehberi’ne kadar gitmiş ve Urla Dünya gastronomisinde önemli bir bölge haline gelmiştir. Gelişen Urla gastronomisi ya da biz ona yeme-içme kültürü de diyoruz, farklı reçeteler, konsept restoranlar ortaya çıkmıştır. Yedi Toprak Sofrası ise bugüne kadar Urla’da alışık olduğumuz düzene kafa tutarak farklı bir konsept ile hayata gözlerini açmıştır.

Hadi gelin Yedi Toprak Sofrası’nın yarattığı farkı, hikayesini, felsefesini ve bizlere sunduğu lezzetleri birlikte inceleyelim.

Yedi Toprak Sofrası Nerede?

Yedi Toprak Sofrası, Urla’nın Kuşçular mevkiinde konumlanmış. Kuşçular bildiğiniz gibi üzüm bağları ile ve Michelin ödüllü restoranlarıyla Urla’nın en gözde bölgesi. (2025 Michelin yazımıza buradan göz atabilirsiniz)

Adres: Kuşçular, Kuşcular Cd. No:81 D:1B, 35435 Urla/İzmir

Yedi Toprak Sofrası’nın Hikayesi

Başta belirtmemiz gerekir ki Yedi Toprak Sofrası’nın arkasında başarılı bir kadın girişimci olan Lale Yakut bulunuyor. Kendisi Anadolu’yu adım adım gezmiş, hayatının bir bölümünü yurt dışında yaşayarak geçirmiş, sonrasında tekrar Anadolu hasretiyle yurda dönmüş bir kadın girişimci. Seyahat etmeyi bizim gibi o da çok seviyor. Hatta keşfetme noktasında bizim bile ilerimizde diyebiliriz. Anadolu’nun her noktasını karış karış gezerken, ayrıntılara dalmayı, evlere ve mahallelere girmeyi, yerel insanlarla konuşmayı ve tabiki yerel lezzetleri ve reçeteleri tatmayı çok sevmiş.

Anadolu, bildiğiniz gibi yedi bölgeden oluşuyor. Mekanın ismi de aslında buradan geliyor. Anadolu’nun yedi bölgesine özgü hammaddeler ve lokal ürünler kullanılarak çok özel reçeteler oluşturulmuş Yedi Toprak Sofrası’nda. Yoğun bir araştırma ve reçete oluşturma döneminden geçmişler. Doğu Anadolu’da, Karadeniz’de, Güney Doğu Anadolu’da yerel üreticileri bulup onlarla iletişime geçmişler. Yedi bölgeye ait bu yerel ürünleri Yedi Toprak mutfağına taşıyarak özel reçeteler çıkarmışlar ortaya.

Yedi Toprak Sofrası’na sadece bir restoran gözüyle bakmamak gerekir. Mekanın girişinden itibaren her köşesi Anadolu’dan motiflerle dekore edilmiş. Bazı parçalar buraya özgü sanatsal değer taşırken çoğu parça Anadolu’dan toplanmış ve burada sergilenmiş. İnsan hepsini tek tek incelemek istiyor gerçekten. Bizim de mekana girince ilk dakikalarımız bu parçaları incelemekle geçti. Bazı parçalarda biz de geçmişimizden izler ve hatıralar bulduk. Buldukça zaman bizim için daha yavaş aktı.

Neler Yedik İçtik? Hangileri Favorimiz Oldu?

Yedi Toprak Sofrası’na giderken aklımızda nasıl bir masa ile karşılaşacağımıza dair soru işaretleri vardı. Soru işareti derken yanlış anlaşılmasın nasıl bir sürpriz ile karşılacağımızı çok merak ediyorduk. Anadolu lezzetlerini bugüne kadar hep çok sevdik. Burada nasıl bir fark yaratıldığı konusu bizim için soru işaretiydi. Bu merakla gittiğimiz bir akşam, Yedi Toprak’dan çok yoğun duygularla ayrıldık. Tabir-i caiz ise ağzımız lunaparka döndü. Her lokmada Anadolu’yu karış karış gezdik. Restorandan çıktığımızda ne zaman tekrar geleceğiz diye kendimizi konuşurken bulduk. Ertesi gün ise dostlarımızla da paylaşıp, Yedi Toprak’a ne zaman birlikte gideriz diye sözleştik.

Peki, neler yedik de bu duygulara eriştik, isterseniz madde madde sayalım:

Kereviz Çökertme: Kereviz severiz ama dışarıda kereviz de yemeyiz açıkçası. Bu bizim bu yargımızı kıran bir tabak olmuş. Portakal suyunda pişmiş köz kök kereviz, şalgamlı yoğurt ve kibrit patates ile servis ediliyor. Kerevizi ağzınıza attığınızda kesinlikle kereviz demezsiniz. O közleme işlemi kerevizi o kadar lezzetli hale getirmiş ki adeta bir et yiyormuş hissi uyanıyor damağınızda. Kerevize olan tüm ön yargılarımızı kıran bir tabak oldu.

Ahtapotlu Vardabit: Ahtapotu çok severiz ama bu apayrı bir deneyim oldu bizim için. Böylesini daha önce yememiştik, sizin de yemediğinize eminiz. Ahtapot müthiş lezzetliydi. Altında da vardabit kreması vardı. Humusa benziyor ama değil, apayrı bir lezzet. Ahtapot ile çok uyumlu olmuş.

Kete Borani: Izgara kete üzerine ıspanak sote ve isli yoğurt ile servis ediliyor. Keteyi çok yerde yedik ama bu çok daha farklı. Ağızda dağılıyor ve üzerindeki ıspanak ve isli yoğurt ile çok uyum yakalamış. İyi bir başlangıç.

Pöç: Güveçte ağır ateşte pişirilmiş pöç, Antep fıstıklı sütlü dövme buğday ile servis ediliyor. Et ile fıstıklı buğday arasında müthiş bir uyum var. Pöç daha önce yemiş miydik emin değilim ama bundan sonra arayacağımız kesin. Favorimiz kesinlikle bu oldu diyebiliriz. Çok özel bir lezzet.

Kaya Levreği: Rezene çayı, elma ve turp salatası, acı yağ ile servis ediliyor. Yediğinizde kendinizi bir anda denizin hatta okyanusun içinde hissediyorsunuz.

Armut & Hardaliye: Hardaliye ile pişmiş armut topları, çıtır ceviz ve hardaliye kreması ile servis ediliyor. Müthiş bir kapanış. Sizi baymıyor. Hafif ve mutlu bir son.

Yörük Sütlacı: Bildiğiniz sütlaçlardan çok farklı. İçinde farklı bakliyatlar var. Üzeri çıtır çıtır. Sütlaç sevenlerin bayılacağı bir bitiş.

Peynir Tabağı: Kirli Hanım, Sepet, Niğde Mavisi, Kars Gravyer, Carra, İsli Antrikot, Nohut Unlu Galeta yer alıyor içinde. Sadece bu tabakla bile Anadolu’yu gezmeniz mümkün. Hele ki lokal servis edilen şaraplarla müthiş uyumlular.

Şarap Kavı: Bunca güzel yemeğin yanında standart şarapların servis edilmesini bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Bu konuda da özenle derlenmiş bir şarap menüsü bulunuyor. Anadolu’nun yedi bölgesinde belki daha önce hiç duymadığınız üzüm çeşitlerinden yapılan şaraplar servis ediliyor. Marmara, Güney Doğu Anadolu, Karadeniz, İç Anadolu, Ege, Akdeniz ve Doğu Anadolu bölgelerine yapılan seyahatlerde bu üzümleri ve yerel üreticileri çok iyi bulmuşlar. Fransa, İtalya ve Portekiz standartlarını unutup kendi standartımızı yaratmamızın gerekliliğini bu şarapları içtikçe çok daha iyi anladık. Aslında çok köklü bir şarapçılık geçmişimiz var. Çok daha iyi yerlere gelebileceğini fakat bir şekilde getirilmediğini bu şarapları tadınca sizler de anlayacaksınız.

Bizdegeziyoruz Önerisi

Bu övgülerin hepsi inanın çok içten. Böyle etkiletici ve deneyim dolu bir akşamdan sonra blogumuzda detaylı bir yazı kaleme almak  bu lezzetlerin ve Anadolu felsefesinin korunması, yayılması ve geliştirilmesi adına bizim de bir parça katkı sağlamak istedik. Kendimizi, keşke önce ülkemizin değerli yerlerine, daha önce görmediğimiz yerlere, daha çok gitsek diye eleştirirken bulduk. Bu geri bildirimi mutlaka önümüzde seyahatlerde dikkate alacağız.

Yedi toprak’ta mümkünse tüm şarapları tadın. Tüm tabakların hikayesini direk Lale Hanım’dan dinleyin. Tabakları tatmadan önce mekanda bulunana dekoratif eşyalara göz atın. Onların da hikayesini, anlamını, felsefesini dinleyin.

Bu yazıyı kaleme aldığımız Ocak 2025 tarihini unutmayacağız. İleride büyük ödüllere ve belki de Michelin Rehberi’nde yerini alacak Yedi Toprak’ı ilk kaleme alanlardan biri olmak istedik. Bakalım bu öngörümüz ne kadar tutacak, birlikte göreceğiz. Ama siz kimseyi beklemeden gidin bu lezzetleri tadın. Önce siz ödülendirin. Kendinizi ödüllendirin… Urla’dan Anadolu’ya bir yolculuğa çıkın. Pişman olmayacağınız bir seyahat olacağına eminiz.

 

Bavul Hazırlama Listesi” yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Schengen Vizesi Nasıl Alınır? Adım Adım Rehber – 2025” yazımız için tıklayınız.

Bikepacking Rehberi: En İyi Rotalar, Ekipmanlar ve İpuçları” yazımız için tıklayınız.

bizdegeziyoruz

Daha fazla seyahat ilhamı, güncel tavsiyeler ve unutulmaz anılar için bizi Instagram’da takip edin. Sizi bekleyen keşifler için hemen buraya tıklayın!

Yeni yerler keşfetmek isteyenler için YouTube kanalımıza göz atmayı unutmayın! Rehber videolarımızla yolculuğa başlamak için buraya tıklayın.

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir